FÂİZ HARAM MIDIR, KUR’ÂN’Î MÂNÂDA FÂİZ NEDİR?
Konuştuğumuz kelimeleri gerçek anlamlarına göre mi kullanıyoruz?
Fâiz haram mıdır?
Kur’ân’î anlamda “Faiz”nedir?
Ribâ nedir, Fâiz nedir?
Toplumda “Fâiz” kelimesini bankada paraya karşılık olarak kullanıyoruz.
Peki Kur’ân’î anlamda “Faiz”nedir?
Tevbe Sûresi 20:…… ve ulâike hum el fâizûn ….
Meâli:….ve işte onlar kazananlardır.
Mü’minûn Sûresi, 111:…..enne hum hum el fâizûn
Meâli: Muhakkak ki onlar kazananlardır.
Kur’ân-î anlamda görüyoruz ki”Fâiz” kelimesi, bambaşka bir anlamda kullanılmıştır.
Feyz bulmak kelimesi de buradan gelir.
Peki neden toplumda “Fâiz” kelimesini olumsuz anlamda kullanıyoruz ve gerçek anlamını örtüyoruz.
Çünkü böyle öğretilmiş.
Oysa her bir kelime bir anlam taşır, asıl olan kelimeyi söylerken gerçek anlamına göre söylemeliyiz.
Kelimelerin asıl anlamı nedir?
Kelimeleri oluşturan her bir harf ne anlam taşır?
Kelimelerin gerçek anlamlarını bilen hakikatleri bilmede yol alır.
Kelimeler hakikat yolunun kapılarının anahtarıdır.
Fâiz kelimesini ve Ribâ kelimesini Kur’ân’î anlamda incelersek:
Fâiz: Feyz, Fevz, aynı kökten gelen kelimelerdir: Hakikati anlamada muvaffak olmak, kazanmak, başarılı olmak, çalışmasının karşılığını almak,, yüksek makama ulaşmak, bolluk, bereket, irfaniyet, ihsan, fazıl gibi anlamlara gelen bir kelimedir.
Kur’ân’da geçen”Fâiz” kelimesi; feyz bulmak, başarılı olmak, kazanmak, hakikate ulaşmak gibi anlamlar ile ilgilidir.
Buradaki kazanmak çalışmanın sonucu kazanmak, başarılı olmak anlamındadır.
Tevbe Sûresi 20:Ellezîne âmenû ve hâcerû ve câhedû fî sebîlillâhi bi emvâlihim ve enfusihim azamu dereceten indallâh ve ulâike humul fâizûn
Meâli: İman edenler ve cehaletten irfaniyete geçenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla O’nu anlamak için gayret gösterenler, Allah’a ait yüce makamlardadırlar ve işte onlar kazananlardır.
Oysa banka faizi olarak kullandığımız kelimenin karşılığı Kur’ân’da”Ribâ” dır
Ribâ: Şahsi menfaat peşinde olan, çıkar peşinde olan, artmak, çoğalmak, yükselmek, şişmek, fazlalaşmak gibi anlamlara gelir.
Birinin yanına şahsi menfaat için gitmek, karşılık bekleyerek yardım etmek, Ribâ’dır ve haramdır.
Birine şahsi menfaat için için gülümsemek bile Ribâ’dır ve haramdır.
Siyasi otoriteye şahsi çıkar için yaklaşmak, onları övmek, Ribâ’dır ve haramdır.
Siyasete halk için değil kendi şahsi çıkarı için atılmak, Ribâ’dır ve haramdır.
Her türlü şahsi menfaat için yapılan şeyler Ribâ’dır ve haramdır.
Birine bir bardak suyu şahsi menfaat için vermek bile, Ribâ’dır ve haramdır.
İbadetlerimizi kendi çıkarımız için yapmak, Ribâ’dır ve haramdır
Birine inançlı görünüp ondan yararlanmak, Ribâ’dır ve haramdır
Her türlü para, mal ilişkisinde haksız kazanç elde etmek, Ribâ’dır ve haramdır
Dini menfaat aracı yapmak, para elde etmek, makam elde etmek, Ribâ’dır ve haramdır
Burada soru şu: Neden İslam dünyası “Ribâ” kelimesinin yerine “Fâiz” kelimesini kullanıyor.
Neden “Ribâ” kelimesini kullanmıyor.
Ribâ kelimesi her türlü şahsi menfaat peşinde olmak anlamınadır.
Birine menfaat karşılığı Kur’ân okumak, dua etmek Ribâ’dır ve kesinlikle yasaktır.
Kısaca şahsi menfaat için yapacağımız en küçük bir şey Ribâ’dır ve haramdır.
Bakara Sûresi 275: Ellezîne yekulûner ribâ lâ yekûmûne….. Meâli:….Şahsi menfaat ile kendine fayda sağlama peşinde olanlar hakikatleri anlayamazlar…
Âl-î İmrân Sûresi 130: Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tekulur ribâ adâfen mudâafeh ve ıttekû allâhe leallekum tuflihûn
Meâli: Ey iman edenler, şahsi menfaat peşinde olmayın, hakkınızı abartıp katlamayın ve fenalardan sakının, Allah’a ortak koşmayın. Umulur ki siz başarılı olursunuz.
Konuştuğumuz kelimelerin gerçek anlamlarını bilerek mi konuşuyoruz yoksa öyle öğrendiğimiz için mi konuşuyoruz.
Kelime, Allah’ın “Kelâm” sıfatından gelir.
Her bir kelime bir anlam, bir mânâ taşır.
Söylediğimiz kelimeleri, gerçek anlamlarına ulaşarak söylemeliyiz.
Kelimelerin anlamlarını değiştirerek konuşmak, Allah’ın kelâm sıfatına ihanet etmektir.
Ve gelecek nesilleri gittikçe yozlaştırmaktır.
İbrâhîm Sûresi 28:….hakikatlerin sözlerini değiştiren o kimseleri. Onlar bulundukları topluluklarda büyük tahribat yaparlar.
Acaba konuşma alanımızda hangimiz kelimelerin gerçek anlamlarını bilerek konuşuyoruz?
Resûl, Nebî dediğimiz Kâmil insanlar kelimeleri ilk oluşturan insanlardır ve onlar her bir kelimeyi bir mânâ üzere oluşturdular.
Ama yıllar geçtikçe nesiller kelimelerin gerçek anlamlarını başka anlamlara dönüştürdüler.
Ve konuşma dilimizde kullandığımız çoğu kelime gerçek anlamanın dışında kullanılmaya başlandı.
Kelimeleri menfaatimiz doğrultusunda kullanmaya başladık.
Maide Sûresi 13:…ve onların kalbleri Bizi anlamadıklarından dolayı bir katılık içindedir. Onlar hakikatlerin sözlerinin anlamlarını değiştirip, onu başka anlamlara döndürürler
Nisâ Sûresi 135:….konuştuğunuzda sözlerin anlamlarını değiştirmeyin.
Bakara Sûresi 59:… Fakat onlardan zalim olan o kimseler; onlara söylenen hakikatlerin sözlerini, başka bir anlayışa sebep olan sözlerle değiştirdiler. Böylece onlara sunduğumuz üzerlerindeki hakikatleri anlamadılar……
Kur’ân’da bir çok yerde kelimelerin anlamlarını bilerek konuşun der.
Eğer kelimelerin asıl anlamlarını anlamadan konuşursak, hakikatleri anlamaktan gittikçe uzaklaşırız.
Ve konuştuğumuz kelimeler bir telâfûzdan öte gitmez.
Kelimelerin asıl anlamı nedir?
Kelimeleri oluşturan her bir harf ne anlam taşır?
Bugün sosyal hayatta Din adına kullandığımız kelimelerin gerçek anlamlarını gerçekten biliyor muyuz?
Allah nedir, Resûl nedir, Nebi nedir,
Cebrail, Mîkâil, İsrâfîl, Azrâil nedir?
Din nedir, Sünnet nedir, Şeriat nedir?
Mezheb,Tarikat, Cemaat nedir?
Cin, Hûrî, Melek nedir?
İblis, Şeytan, Zebani nedir?
İn, İns, İnsan, nedir?
Kelimelerin gerçek anlamlarını bilen hakikatleri bilmede yol alır.
Kelimeler hakikat yolunun kapılarının anahtarıdır.
İnşAllah her bir kelimenin anlamını bilerek konuşuruz.