HİCR HALKI KİMDİR?

 

Hepimiz Hicr halkıyız da farkında değil miyiz?

 

Hicr-Hacer-Hicret-Muhacir-Hacc

 

Hicr Sûresi 80: …..ashâbul hıcr…..

Meâli: Hicr halkı….

An kebut 26: ….. innî muhâcirun……

Meâli:…. Muhakkak ki ben Rabbime yöneleceğim…..

 

Hacc Sûresi 58: Vellezîne hâcerû fî sebîlillâhi……

Allah’ın hakikatlerinin arayışında yol alan kimseler……

 

Nahl Sûresi 41: Vellezîne hâcerû fillâhi min badi mâ zulimû…..

Meâli: Zalimliklerini bıraktıktan sonra, Allah’ı anlamak için bir arayışta olanlar……

Hepimiz Hicr halkıyız da farkında değil miyiz?

Hicr halkı yani taş halkı.

 

Yani içinde taşlaşmış olan kin, nefret, öfke, kırgınlık gibi düşüncelere takılıp kalan. Ve yıllar geçse de hep o taşı içinde tutan.

 

Doğada bile taş erirken, kişi içindekileri öfke, kin, hasetlik gibi taşlaşmış duyguları nasıl olur da eritemez?

 

Git gide kini, nefreti, öfkeyi taşlaştırıp içine giren ve orada, onunla yaşamaya devam eden kişi “Hicr Halkı” olmuştur.

 

Hicr halkı taşları yontup evler yapan ve bu evlerde yaşayan halka denirdi.

 

İşte kim ki, kini, nefreti, öfkeyi içinde hep tutar onlar taş haline gelmiştir.

 

O taşlaşmış duyguları yontmadan, eritmeden, kesmeden, yok etmeden kişi “Hacer” olamaz.

Hacer olmayan “Hicret” edemez.

Hicret edemeyen “Muhacir” olamaz.

 

İçindeki kin, nefret, öfke, gibi taşlaşmış duygulardan geçmeyen, yani Hicr halkından olduğunu anlayamayan, hakikatleri anlamak için hicret edemez.

Yani Hacer olamaz, yani hakikatin arayışında yol alamaz.

 

Bir kimse içindeki öfkeyi, kini, nefreti,yıllarca içinde tutarsa o taşlaşır. Kişi taşlaşmış olan o duygularının içinde yaşar gider farkında bile olmaz.

O duygular onu katılaştırır, zalimleştirir.

 

Hicr, Hicret, Muhacir, Hacer, Hacc aynı kökten gelen kelimelerdir.

Hicret; bir yerden bir yere göç etmek, yolculuk etmek, manevi yolculuk, cehaletten irfânîyete geçiş, Hakka yönelmek gibi anlamlarda karşımıza çıkıyor.

Hicret; İbrâhîm olup Hakka yönelmektir.

 

Hicr halkından olduğunu anlayamayan ve içindeki taşlaşmış duyguları yontmayan, kesmeyen, eritmeyen “Hacer”olamaz.

 

Hacer olmayan”Hicret” edemez

Hicret etmeyen Hakka irfan olmaz

 

Dervişin biri yol kenarındaki taşlara bakıyormuş.

Taşın biri ona seslenmiş: Ne bakıyorsun öyle.

Derviş hiç öyle baktım, nasıl bir şeysin diye.

Taş demiş ki: Sen bana bakacağına içindeki taşlara baksana, yıllarca öfkeni, kinini, nefretini, acını, içinde tuttun, taşlaştırdın, böylece kalbini taşlaştırdın farkında bile değilsin.

 

Evet, kişi içindeki taşlaşmış duygularına esir olmuşsa o “Hicr Halk”dır.

Hicr halkı olduğunu anlayan ve o taşları kıran, eriten “Hacer olur.

Hacer olan, hicret eder.

 

Hacer olan içindeki taşlaşmış duyguları kırandır.

Taşlaşmış duyguları kıran ancak “Hicret”eder, yani kendi vücud şehrinden Hakkın şehrine yolculuk eder.

 

İşte Hazreti İbrahim, atalarından gelen taşlaşmış olan inancını kırdı.

O inancı terk etti ve hakikati aradı.

Kâinatı seyretti varoluşu anlamaya çalıştı.

 

Hepimiz içimizde taşlaşmış olan duygularımızla yaşıyoruz farkında bile değiliz.

Bir kişi bir ömür bir kinle, öfkeyle, kırgınlıkla, acıyla yaşar mı?

 

Taş bile eriyip gidiyor toprak oluyor o toprakta çiçek çıkıyor, ağaç çıkıyor.

Biz de içimizde ki taşlaşmış duyguları eritmeden gönlümüzde ilim, irfan tecelli etmez.

 

Hicr’den Hacer’e

Hacer’den Hicret’e

Hicret’ten Hacc’a gidelim ki Muhacir olalım.

 

Muhacir olan kişi kendi vücud şehrinden Hakk’ın sonsuz şehrine adım atar.

 

Hacer olalım ki;

Cehaletten irfâniyete,

Kötülükten Rahmete

Bedenden Ulvî Âleme olan yolculuğumuz başlasın

 

İnşAllah içimizdeki taşlaşmış duygularımızı yontarız, parçalarız.