KORKU DÜŞÜNCEYİ PERDELER

 

Âl-i İmrân Sûresî 175-

Tevhîd-i Kur’ân Meâli: Şeytani hallerde olanlar ancak kendi dostlarını korkuturlar. Artık o hallerde olanların korkutmalarına kanmayın……

Küçücük beyinlere, Kur’ân kurslarında, din derslerinde, din adına korkular sunuluyor..

Güya aslı varmış gibi, cin anlatılıyor, hiç görmedikleri bir şeyi , duyumlara göre, yazılanlara göre anlatıyorlar..

Bir öğretmenin cin diye anlattığı; yok ayakları tersmiş, saçları çok uzunmuş, başları büyükmüş, gözleri patlakmış yüzleri karaymış, yok çarparmış gibi korku içeren bilgiler sunuluyor.

Bir öğretmenin, ufacık çocuklara, hiç görmediği bir şeyi görmüş gibi anlatıp çocukların beyinlerine bir ömür korku salması ne kadar acıdır…

Ve o çocuklar artık korkularından dolayı, anne babasız tuvalete, diğer bir odaya, gidemez oluyor.

Çocukların beyinlerine asılsız olan beyanlarla korkular salınıyor…

Ve korku, beynin düşünce sisteminin üstüne perde oluyor ve çocuk ilme dayalı düşünceden uzaklaşıyor.

Cin kelime olarak; bilmeyen, bilinmeyen, tanımayan, tanımlanamayan, yabancı anlamında bir kelimedir..

Diyanet Meâli:

Zariyat 56: Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım.

Tevhîd-i Kur’ân Meâli:

56- Tanıdıklarınızı ve tanımadıklarınızı, ancak beni bilsinler ve kulluklarını anlasınlar diye yarattım.

Ecnebi kelimesi cin kelimesinden gelir, yabancı olan demektir…

Hazreti Süleyman, tapınağını cinlere yaptırmış demek, diğer ülkelerden gelen yabancılara yaptırmış demektir..

“İn misin, cin misin” denilen şey, “tanıdığım mısın, tanımadığım mısın” anlamındadır.

Eski devirlerde, bilinmeyen bir hastalığa kapılan kişiye, içinde cin var denilmiştir.
Yâni bilinmeyen bir hastalığa kapıldı demektir…

Allah’ı bilmeyen her kişi cin diye adlandırılmıştır.
Yani kendine yabancı olan demektir.

Allah’ı bilemeyen kişi, kendine yabancıdır, yani cindir, yâni aslını bilmiyordur..

Cin boyutunda kalan kişi de, varlığın sûret boyutunda kalır, sîreti göremez.

Yani eşya boyutunda kalır, eşyanın hakikatine eremez..

İşte cin halinde kalan kişiden de şeytanlık doğar. .

Kişinin şahit olmadığı bir şeyi görmüş gibi anlatması küçücük beyinlere en büyük zulümdür.

Ezanda bile her gün 20 defa şahit kelimesi geçer..

Yani şahit ol, gör, delilleriyle anla.
Yâni ezan şahit olmadığın bir şeye inanma ve anlatma der…

Lütfen küçücük beyinleri zehirlemeyelim..

Korku, beynin düşünce sisteminin önünde en büyük engeldir..

Şeytanın, yani kötülük, zulüm üreten sistemin beslendiği tek şey korkudur..

Korku kişiyi gerçekten uzaklaştırır…

Devlete sesleniyorum; lütfen Kur’ân kurslarında, okullarda, küçücük beyinlere korku salan bir eğitime son verin..

Bebeklerimizi lütfen zehirlemeyin.

Onlar bizim geleceğimiz, çocuklarımızı lütfen korkulara salmayalım..

Korkusuzca araştıran her kişi, hakikatleri en ince detayına kadar anlar.

Ama korku; düşünmenin, araştırmanın, anlamanın önünde en büyük engeldir..

Çünkü korkuyla gelen beynin kimyasal salgılaması, düşünmeye perde olur..

Lütfen asılsız, bâtıl, korkulara dayalı bilgilerle çocuklarımızı zehirlemeyelim…