TEHİYYAT MAKAMI- TEHİYYAT SIRRI

Namazda okunan”Tehiyyat” ” Ettahiyatü” hakikati nedir?

Ahzab Sûresi 44: تَحِيَّتُ….Tehiyyat…
Meâli: Onlar her an Hakk zevkiyle Halkı seyrederler

Tehiyyat; iki, üç ve dört rekat olarak kılınan namazların sonunda, oturuşlarda okunur.

Namazda yapılan hareketlerin hakikatleri nedir?

Namaz bir beden hareketi midir, yoksa kalbin teslimiyeti midir?

Kıyam’ın, rükû’nun, secde’nin hakikati nedir?

Bunlar birer beden hareketi midir?

Yoksa mânâlara götüren kapılar mıdır?

Namaz şekil midir, yoksa Allah’a bağlı olduğumuzu gösteren, mânâlar içeren kalbin yolculuğu mudur?

Okunan her ayetin içindeki mânâ nedir?

Okunan Tehiyatta ki mânâ nedir?

Peki bu okunan Tehiyyatta ki hakikat nedir?

Kur’ân’da “salât” kelimesi vardır.
Salât Arapça bir kelimedir.

Kur’ân’da namaz diye bir kelime yoktur.
Namaz Farsça bir kelimedir.

Kur’ân’da “Salât” kelimesinin bir çok makamı vardır.
Yani kişi kalbin yolculuğunda bir çok makamdan geçer.

Kur’ân’da Salât;

Salât (Bakara 43 ve bir çok sûrede 43)
Salâtı ikâme (Nisâ Sûresi 103. Bakara 110)
Salâtı vustâ (Bakara Sûresi 238)
Salâtı dâimûn (Mearic Sûresi 23)
Salâtı sâhûn (Maun Sûresi)
Kada salât (Nisâ Sûresi 103)
Salâtı hafizun(Meâric Sûresi 34)
Tayr salât (Nur Sûresi 41)
Musalli (Bakara 25, Maun Sûresi)
Sallî (A’lî İmrân 39)
Salâh (Nahl Sûresi 119)
Salavat (Bakara 238)

Salât; Bağlanmak, birleşmek, bütünleşmek gibi anlamlara gelir.

Kişilerin yaptığı namaz ibadeti de, Allah’a bağlanmak için yapılır.

Lakin namaz bedensel bir hareket değil, kalbi bir teslimiyettir.

Bayezid-i Bestami’ye bir kişi gelir ve sorar:

Ya Beyazid! 40 yıldır namaz kılarım, 40 yıldır secde ederim, lâkin Alâk Sûresinde “vescud vakterib” “Secde ette yaklaş” ayetini okuduğumda kalbim titredi ve kendime; Allah’a ne kadar yakınım, Allah’a bağlılık şuuruna ulaştım mı diye sordum.

Ya Beyazid: İçime düşen bu şüpheyi nasıl gideririm.

Bayezid-i Bestami’de der ki:
Bilmez misin ki namaz, beden hareketi değil, kalbin yolculuğudur.
Eğer kalp yolculuğun; İlmel Yakîn, Aynel Yakîn, Hakkâl Yakîn olursa, Hakk’a olan yakınlığını, bağlılığını anlarsın.
Öyle bir secde etki, geri dönüşün olmasın. Bak deryaya karışan yağmur damlasına, o artık geri gelmez, Hakk’ın deryasında fânî olmuştur. İşte sen de öyle bir namaz kıl ki, damla gibi deryaya karış.

“Nice namaz kılanlar vardır ki, onların kıldığı namaz sadece yatıp kalkmaktan ibarettir” Hazreti Muhammed.

İşte namazda yapılan; kıyam, rükû, secde, hakikatte derin mânâlar içerir.

Kişinin namazın sonunda okuduğu “Tehiyyat” ise damlanın deryaya karışma anıdır ve damlanın deryaya, deryanın damlaya selamlaşma ile birleşme anıdır.

Kişi; kıyam, rükû, secde gibi hakikatlere şahit olduktan sonra, namazın sonunda okuduğu tehiyyatta ki sır, kişinin baktığı varlığın ardında o varlığı her an tutan Hakk’a şahit olma zevkidir.

Yani kişi Tehiyyat makamına geldiğinde;
Artık kişinin gönlü hakikatlere şahit olmuştur.
Kişinin gönül gözü açılmıştır.
Ve kişi Halk’ta Hakk’ı seyretme makamına gelmiştir.

Artık kişinin Tehiyyattan dönüşü yoktur.
Tadılan lezzetin inkar edilemeyeceği gibi.

Tehiyyat; karşılama, selamlama, manevi hazza ulaşma, bekâdan Halk’a bakış, Hakk ile Halkı seyretme, Halk’ta Hakk’ı seyretme gibi mânâlar taşır.

İşte Tehiyyat: Varlığın ardında her an Hakk’ın olduğunu bilme zevkidir.

İşte Tehiyyat: Hakk ve Halk selamlaşmasıdır.

İşte Tehiyyat: Varlığa değil, gördüğün her varlıkta Hakk’a selam vermektir.

İşte Tehiyyat: Her nereye bakarsak bakalım baktığımız her varlığın bizzat Hakk’ın kendi tezahürü olduğunu zevk etmemizdir.

İşte Tehiyyat: Kıyamın, rükûya rabıtası, Rükûnun secdeye rabıtası, tüm varlığı tutan Hakk rabıtasının zevkine ulaşmaktır.

İşte Tehiyyat: Hakk’ın kulunu karşılaması ve Hakk deryasında kulun Hakk olmasıdır.

İşte Tehiyyat: Nereye dönersek dönelim her yerde Hakk’ın yüzüyle Hakk’ın yüzünü seyretmektir.
“Ve lillâhil meşriku vel magribu fe eynemâ tuvellû fe semme vechullâh” “doğuya batıya her nereye dönerseniz dönün, her yerde, her varlıkta Allah’ın yüzü vardır”

İşte Tehiyyat: Hakk’ın kendi kendini seyretme hakikatidir.

İşte Tehiyyat: Her varlıktaki Muhammed nurunun, Allah’ın nuru olduğunu anlama zevkidir. “nûrun alâ nûrin” Nûr Sûresi 35.

İşte Tehiyyat: Halk’ın Hakk’tan, Hakk’ın Halk’tan ayrı olmadığına şahit olmanın zevkidir.
Damlanın deryadan, deryanın damladan ayrı olmadığı gibi.
Bedenin hücrelerden, hücrelerin bedenden ayrı olmadığı gibi.

İşte Tehiyyat: Her an Hakk’la olmaktır.