KİŞİDEKİ CİN İBLİS ŞEYTAN BOYUTU

Cin iblis şeytan diye varlıklar var mıdır?

Yoksa bunlar, kişinin kendinde ortaya çıkan vasıflar mıdır?

Cinden iblis, iblisten şeytan doğması nedir?

Şeytanın geldiği yer iblis, iblisin geldiği yerin cin olması açıklaması nedir?

Kişinin cin boyutundan iblis boyutuna, iblis boyutundan şeytan boyutuna geçmesi nedir?

Kişinin kendi özünü bilmemesi, yani kendi aslına ecnebi olması, yani kendi aslına yabancı olmasıyla, kişinin düştüğü boyut “Cin” boyutudur.

Kendi aslını bilmemesiyle, varlığın sûret boyutunda kalması, yani varlığın toprak boyutunda kalması, yani varlığın dış yönünü görüp, iç yönünü görememesiyle düştüğü boyut “İblis” boyutudur.

Kişi, iblis boyutunda kalmasıyla, varlığın eşya boyutuna düşüp; çirkin güzel, zengin fakir, inanan inanmayan, zındık, kafir, cehennemlik gibi ayrımcılık, bölücülük içine düşmesiyle şeytanlık boyutu açığa çıkar.

Mücadele Sûresi 19:…. “hizbu el şeytân elâ inne hizbu el şeytân”
“şeytani hallerde kalan bölendir, bölen ancak şeytani hallerde kalandır”

Şimdi kişideki, cin, iblis,şeytan boyutunu dikkatlice incelersek:

Cin ” ْجِنِّ” boyutu:

Kehf Sûresi 50:…..” illâ iblîs kâne minel cinni”…..”İblis cinlerdendi”
……..”Ancak, varlığın dış yüzünde kalıp iç yüzünü göremeyen, tüm varlıktaki gücü anlayamayan ise, teslim olmaktan kaçınır. O kendi asliyetini tanıyamayanlardandır.”

,Cin ” جِنِّ ” kelimesi ” جِ نِّ ” Cim ve Nun harfleri ile yazılır.

Can ” جَانٌّ ” kelimesi ” ” جَ ا نٌّ ” Cim, Elif, Nun harfleri ile yazılır.

Cim ve Nun kelimelerinin arasında “Elif” varsa Can

Cim ve Nun kelimelerinin arasında “Elif” yoksa Cin

Kelimeleri dikkatlice incelediğimizde anlıyoruz ki, kendi vücudunu tutan “Elif” yani “Allah” şuurundan uzak olan kişi cin boyutunda olan kişidir.

Yani kendi aslına yabancı olan kişide “cin hali” hasıl olur.

Can boyutunda olan kişi ise, kendi vücudunu tutan “Can” hakikati şuuruna ulaşan kişidir.

Yani can boyutunda olan kişi; kendi vücudunu ve cümle varlığın vücudunu tutanın Allah olduğunu idrak eden kişidir.

Cin kelimesi kelime olarak: Yabancı, bilinmeyen, bilmeyen, tanımayan, örtülü, tanımlanamayan, kendindeki canın farkında olmayan, kendi aslını bilmeyen, Allah şuurundan uzak olan gibi anlamlara gelir.

Can kelimesi ise: Can taşıyan, canlı, varlıktaki dalgalanmayı yapan, kendindeki canın farkında olan gibi anlamlara gelir.

Cin kelimesinden gelen “ecnebi” kelimesi, yabancı, kendi aslına yabancı olan demektir.

Hazreti Süleyman, tapınağını cinlere yaptırmış demek, diğer ülkelerden gelen ecnebilere yani yabancılara yaptırmış demektir.

“İn misin, cin misin” “tanıdığım mısın, tanımadığım mısın” anlamında kullanılan kelime buradan gelir.

Zâriyât 56: ” cinne vel ins ”

“ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li yabudûn”
“Tanıdıklarınızı ve tanımadıklarınızı, ancak beni bilsinler ve kulluklarını anlasınlar diye yarattım.” (Tevhîd-i Kur’ân Meâli)

İşte, dikkatlice incelediğimizde anlıyoruz ki;
kişi eğer kendi aslına yabancı ise,
yani kendi özünü bilmiyorsa,
yani kendine şah damarından yakın olan Allah’ı bilmiyorsa, o kişinin boyutu “cin boyutu” dur.

İblis” إِبْلِيسَ” boyutu:

Cin boyutunda kalan kişide iblislik hâli açığa çıkar.

Kur’ân’ı dikkatlice incelediğimizde görüyoruz ki, 11 ayette geçen iblis dediğimiz boyut, varlığın sûretinde kalıp,yani toprak boyutunda kalıp, toprağın özü olan canı göremeyendir.
Yani teni görüp canı göremeyendir.

Sad Sûresi 74: “İllâ iblîs istekbere ve kâne minel kâfirîn” “Ancak, varlığın sûretinde kalıp sîretini görmeyen ise bir teslimiyet içinde olmaz, kibirlilik içinde kalır ve hakikatleri görmemezlikten gelip örtenlerden olur.”

İblis; varlığın dış elbisesinde kalan, sûrette kalan yani toprak boyutunda kalan, üflenen rûh boyutuna ulaşamayan demektir.

Yani varlığa baktığında, varlığın dış yüzünde kalan, varlığı tutan iç yüzündeki can idrakinden uzak olan demektir.

Yani teni görüp canı göremeyen demektir.
Tüm sûret vücudlarını tutan Allah’tır.

Eğer biz, sûretleri görür sûretleri tutan sîreti göremezsek, yani toprağı görür, toprağın ardında olanı göremezsek, yani teni görüp canı göremezsek, bizde iblislik hâli açığa çıkar.

İşte iblis; varlığın dış elbise boyutunda kalan, yani varlığın toprak boyutunda kalan demektir.

Bizden istenen; sûretleri tutan gücü anlamak ve secde sırrına ermektir.

İşte kişi, varlığın toprak boyutunda kalırsa, o kişide iblislik hâli açığa çıkar.

Şeytanlık” شَيَاطِينِ” boyutu:

İblislik hâlinde kalan kişi, varlığın eşya boyutunda kalmıştır, eşya boyutunda kalan kişide yavaş yavaş şeytanlık hâli, yani zulüm hâli oluşmaya başlar.

Şeytanlık iblislik ten doğar.
Yani şeytanın doğduğu yer, iblislik halidir.

Varlığın eşya boyutunda kalan kişi, artık varlığa; iyi kötü, güzel çirkin, güçlü zayıf, düşük makam yüksek makam, köle kral, zengin fakir, gibi düşünceler içinde bakar.
Bu bakış kişide; ego, kibir, menfaat, makam, çıkar gibi hallere dönüşmeye başlar.

Şeytan, hep kendi çıkarı içinde, kendi egosu içinde olandır,
Şeytan, her hareketi kötülük içinde olandır.

Şeytan boyutunda kalan kişi, varlığın eşya boyutunda kalıp, kendi şahsi menfaatleri için zulüm üreten kişidir.

Şeytanlaşan kişi;
Makam, mevki, şan, şöhret, çıkar, zenginlik, peşinde olur.
Hep dünya menfaati, şahsi çıkar peşindedir,
Şahsi çıkar için yakar, yıkar, parçalar, böler, öldürür, her şeyi yapar…
Kibir içinde olur, o öyle bir kibirdir ki kendi isteğine ulaşmak için: Yeri gelir tevâzû içinde görünür.
Yeri gelir gözyaşı içinde görünür.
Yeri gelir karamsarlık içinde görünür.
Yeri gelir korkutur, yeri gelir yalanla sevindirir.
Yeri gelir insanların inançlarını kullanır.
Ve her zaman Allah adını kullanarak hareket eder.
Çünkü masum insanların aldatıldığı alan, Din alanıdır.
Hadid Sûresi 14: …..”ve garrekum bi Allâh el garûr”
Meâli:…… “ve aldatıcılar sizi Allah ile aldattı”

İşte şeytani hallerde olan kişi, hep sinsilik içindedir, hep kendi çıkarı için hareket eder, içi başka dışı başkadır

Kısaca şeytani halde olan kişi; hep kendi çıkarları için hareket eden, zulüm üreten kişidir.

İşte Kur’ân’ı dikkatlice incelediğimizde anlıyoruz ki;

Cin, iblis, şeytan kişideki, kişinin düştüğü boyutlardır, hallerdir.

Cin, iblis, şeytan diye ayrı bir varlık yoktur.

Cin kişinin kendi aslına yabancı olması, Allah’ı bilememesidir.

Cin halinde kalan kişi; varlığın geldiği özü bilmiyordur, kendinin ve gördüğü varlığın özünü bilmiyordur.
Cin halinde kalan kişi, kendindeki ve varlıktaki canın farkında değildir.
Yani Allah şuurundan uzaktır.

İblis boyutunda kalan kişi de;

Varlığın toprak boyutunda kalan kişidir.
Varlığın sûretinde kalıp, sîretini göremeyen kişidir.
Yani teni görüp canı göremeyen demektir.
Üflenen rûh şuurundan uzak olan kişidir.

İşte, varlığın eşya boyutunda kalıp, kendi şahsi menfaatleri için zulüm üreten kişi şeytani hallere esir olan kişidir ve o kişi şeytanlık boyutunda kalır.

İşte anlıyoruz ki; Cinlik de, iblislik de, şeytanlık da bizde.

Eğer bu hallerimizi temizlersek; kendini bilme yoluna, Allah nedir sorusunun cevabını bulma yoluna, insan olma yoluna, İslâm olma yoluna adım atmış oluruz.

İnsan olan kişide zerre kadar zulüm açığa çıkmaz.
Onun her anı, rahmet, hizmet, sabır, tevekkül, secdedir.