REGÂİB MAKAMI

Dünyanın kaygılarına kapılıp gittik.

Karamsarlıklara, umutsuzluklara boğulup gittik.

Öfkeler, nefretler, kinler bataklığına battık.

Gıybetler, dedikodular, çekiştirmeler yaparak beynimizi kirlettik.

Hasetlikler, fesatlıklar, kıskançlıklar, çekememezlikler ateşinde yandık.

Gurur, kibir ego, hor görmek, kendimizi yüce görmek firavunluğuna düştük.

Dünyanın şanına, şöhretine tutulduk.

Mal, mülk, eşya derdine esir olduk.

Dünyanın çıkarıyla mutlu oluruz sandık.

Para biriktirme, mal biriktirme, eşya fazlalığı derdiyle oyalandık.

Mutluluğu, huzuru dünya menfaatinde aradık.

Yaşamın sırrını merak etmedik.

Aslımızı düşünmedik.

“Ben neyim, ben kimin, nereden geldim, nereye gidiyorum?” diye merak içine düşmedik.

Doğum nedir, ölüm nedir, doğum öncesi nedir, ölüm sonrası nedir?” diye araştırmadık.

“Varlık nasıl oluştu, varlık nasıl şekillendi, varlık nasıl işlemekte?” diye varlığa dönmedik.

Yaratılışı ve yaratanı anlamaya çalışmadık.

Dünyadaki amacımızı anlayamadık.

Hep dünya boyutuna döndük, dünya telaşında kaldık ve beşeri bedenimizin kaygısıyla koştuk durduk.

“Akıl nedir, kâlb nedir, gönül nedir?” tanışmadık.

“Aşk nedir, sevgi nedir, ilâhi heyecan nedir?” tatmadık.

Dünyalık hevesleri aşk zannettik, sevgi zannettik, heyecan zannettik.

Şahitlik makamına ermedik, Allah hakikatini anlamadık.

Kulların yazdığı kitapları ilim zannettik, varlıktaki ilim boyutuyla tanışmadık.

İnançlar kavgasında kaldık, kendi inancımızı diğerlerinden üstün gördük.

Bizim gibi inanmayanı, ibadet etmeyeni yargıladık, hor gördük, dışladık, kâfir sandık, cehennemlik gördük.

Varlığın ve insanların dış yüzlerinde kaldık, iç yüzüne bakmadık.

“Cin, iblis, şeytan nedir?” hiç anlamadık, ayrı bir varlık sandık.
Kendimizde bulmadık hep dışarıda aradık.

“Resûl nedir, Nebî nedir?” bilemedik, erkek sandık.

Kadını dışladık, rûhu yoktur dedik, kadın erkek eşittir diyemedik, kadın şeytandır, çoğu cehennemliktir dedik.

Bizi doğuran kadındır, râhim sırrı kadında gizlenmiştir diyerek kadına olan saygıyı yakalayamadık.

Kadın dövülür, ikişer üçer dörder alınır, sayısız cariye alınır diye din anlattık.

Erkekerkil bir din anlayışı öğrendik, cennette erkeğe sayısız kadın, dul, cariye, huri, memeleri yeni çıkmış sayısız kızlar verilecek diye iddia ettik.

Aklımızı esir alan, ayrımcılık içeren, zulüm getiren bilgilerden kurtulmanın…

Aklımız esir alan tüm şeytanı duygu ve düşüncelerin bir bir terk edilişinin…

Dünya menfaatine esir olmanın, çıkarlar üzere yaşamaya esir olduğunun anlaşılmasının…

Yaşamın sırrına adım atmanın…

Yaratılış ve yaratan hakikatinin araştırılmasının…

Ve Allah hakikatine ermenin başlangıcı “Regâib Makamı” dır.

Regâib makamı, gönül şehrinin ışıklarının yanmasıdır.

Regâib makamı, “ben neyim, aslım nedir, yaşam nedir?” hissinin doğuşudur.

Regâib makamı, Allah’a şahit olmanın ilk adımıdır.

Regâib makamı, Muhammed’i şuura erişmenin yolculuğudur.

Regâib makamı, dünya esaretinden kurtulup, Allah’a teveccüh etme makamıdır.

Regâib makamı, gönülde yanan kandilin ışıklarıdır.

Regâib makamı, gönülde yanan ışık ile Hakk yolunun aydınlanmasıdır.

Tevbe Sûresi 59: “İnnâ ilâ Allâhi râgıbûn.”
Meâli: “Biz sadece Allah’a teveccüh ederiz.”

Kalem Sûresi 32:“İnnâ ilâ Rabbinâ râgıbûn.”
Meâli: “Biz sadece bizi vücudlandırana teveccüh ederiz.”

Regâib: “reğabe” kelime kökünden gelir.

Reğabe: Teveccüh etmek, rağbet etmek, yönelmek, arzulamak, Hakk’ı anlamayı istemek, ilgi duymak, meyletmek gibi anlamlara gelir.

Regâib: Gönülde Güneşin doğmasıdır.

Regâib: Gönül elinin Hakk’ın eline verilmesidir.

Regâib: İnsanın gönlünde Muhammed nûrunun uyanışının başlamasıdır.

Nasıl ki kandilin ışığı etrafı aydınlatıyorsa, kişinin gönünde yanan hakikati arayış ışığı, kişide Regâib makamının açıldığı andır.

Regâib makamı, hakikatin yavaş yavaş doğuşudur.

Regâib, arayış, merak, yöneliş sırrıdır.

Regâib, enfûs boyutuna olan yolculuğun başlamasıdır, yani insiye olma sırrıdır.

Regâib, kendi aslıyla buluşmanın yolculuğudur.

Regâib, teslimiyetin, tevekkülün, tevâzunun, tenezzülün açığa çıkışıdır.

Regâib, ilâhi aşkın ilk kıvılcımlardır.

Gayb boyutunun sırrıdır.

Kendi özüne dönüş sırrıdır.

Kendi aslını arama yolculuğu sırrıdır.

Regâib: Kişinin kendi vücudunda Rabbiyle buluşmak için yapılan yolculuğun başlamasıdır.

Regâib, elest hitabının gönülde seslenişidir.

Regâib, gönül kandilinin yanışıdır.

Regâib, gönül Güneşinin doğuşudur.

Regâib, miracın başlangıcıdır.

Regâib, gönül aydınlığının gelişidir.

Regâibiniz mübarek olsun…