ZİKRULLAH

 

Zikrullah, “ذَكَرُْ اللّهَ” Rûhun melodisidir.

Zikrullah, enfûstan afâka olan yürüyüşün musikisidir.

Zikrullah, bir atomu da, evreni de hareket ettiren ilâhî tınıdır.

Zikrullah, varoluşun ilk titreşimi, ilk frekansıdır.

Zikrullah, Allah’ın kendini zikretmesi, kendini zâhire çıkarmasıdır.

Zikrullah, kâinatın musikisidir, güftekârı ve bestekârı Allah’tır

Zikrullah, tohumdan filiz verdirten ilâhî melodidir.

Zikrullah, var oluşun ilâhî tınısıdır.

Zikrullah, var oluşunun ilâhî kaynayışıdır.

Zikrullah, sesin içindeki sessiz mesajları taşıyan ilâhî mektuptur.

Zikrullah, tüm kâinatın ve her varlığın, var oluşunun ilk anda ve her anda olmakta olan tınısıdır.

Sad Sûresi 1- “ص وَالْقُرْآنِ ذِي الذِّكْرِ” “Sâd ve el kurân zîy el zikr”

Meâli: Yarıp açığa çıkarana. Zikrin sahibi, tüm kâinat kitabından kendini gösterir.

Zikrullah, her varlıktan Allah’ın seslenişidir.

Zikrullah, bilinmenin ilk kıvılcımıdır.

Zikrullah, varlığın açığa çıkma başlangıcıdır.

Zikrullah, ol emrinin ilk seslenişidir.

Zikrullah, hiçlikten zâhire çıkışın ilk patlamasıdır.

Zikrullah, varlığın oluşumunun ilâhî titreşimidir.

Zikrullah, bir atomu diğer atomla birleştiren ilâhî ışıktır.

Zikrullah, varlığın var oluşundaki ve sürüp gitmesindeki ilâhî aşktır.

Zikrullah, Rûhun beden elbisesi giymesidir, bedenlerin her an Rûhtan beslenmesi, zikir ile tutulmasıdır.

Zikrullah, Allah’ın zikri demektir.

Onun zikrinden fiil, fiilindeki zikrinden sıfatlar, sıfatlardaki zikrinden vücutlar şekillenir.

Ve şekillenen vücutlar her an onun zikriyle çalışır.

Zikrullahla var olur zerreden kürreye cümle âlem.

Zikrullahla çalışır atomdan hücreye cümle varlık.

 

Zikrullah, her an kalbimizin atmasına, kanımızın dolaşmasına, hücrelerimizin çalışmasına, hücrelerimizdeki atomların çalışmasına sebep olan ilâhî sesin dalgalanmasıdır.

Bil ki Allah; sen de ve her varlıkta her an zikretmektedir.

Nefes alıp vermene bak, kalbin atışına bak.

Nefes alıp vermek, kalbin her an atması zikrin en güzel delilidir.

İşte bu şuura ulaşmak, bu şuurda yaşamak seni insan yapar.

 

Zikrullah, her varlıktan Allah’ın kendi kendini anmasıdır, anlatmasıdır, hatırlatmasıdır.

 

Varoluşu anlamanın ilk adımı, Zikrullah sırrıdır.

 

Zikrullahın, zâhire çıktığı boyut kulağımıza ses olarak gelir.

Kulağımız Allah’ın zikrini ses olarak duyar, çünkü beden elbisesinden zikir ses olarak duyulur.

Gönül ise, sesin içindeki sesin Rûhunu, yani Zikrullahı duyar.

 

Kulağımızın sesleri duyma aralığı, 22 ile 22.000 Hz-Hertz dir.

22 Hertz’in altındaki seslere infrasonik, 22.000 Hertz’in üstündeki seslere de ultrasonik sesler denir.

Bu durum desibel olarak açıklanır.

Kulağımız 0-140 db arası sesleri algılar.

140 db ve yukarısı ses, kulak zarını yırtar, beyin hücrelerine zararlar verir.

Daha yüksek desibeller kişiyi öldürür.

 

Kişinin, kulağından beynine iletilen ses boyutu kısıtlıdır.

 

Lâkin kişinin bedeninde her atomun, her hücrenin, her dokunun, her organın, sesleri farklı farklı derecelerde duyma boyutları, yani duyma Hertzleri vardır.

 

Bir atom bir atomu duyar ve onunla yeni bir oluşum meydana getirir.

Bir hücre bir hücreyi duyar ve onunla yeni bir oluşum meydana getirir.

Vücuttaki tüm sistem her an birbirine seslenip durmaktadır.

Vücuttaki tüm hücreler birbiriyle konuşur, birbirine yardım eder.

 

İşte, ister bir atomdan olsun, ister tüm kâinattan olsun, her an olan titreşime, her an olan seslenişe” Zikrullah” denir.

 

Her varlığın içinden Allah, her an seslenmektedir.

 

Eğer kişi, her varlıktaki o sonsuz seslenişi duysaydı, anında toz haline dönüşürdü.

 

Zikrullah, varlığın ilk oluşumunun başladığı boyut olan ilâhî titreşimin adıdır.

Bu ilâhî titreşim, Nûrun Rûha, Rûhdan tecelliye, tecelliden atoma, atomdan enerjiye, enerjinin enerjisiyle atomların ve atomların birleşmesiyle moleküllere, hücrelere, dokulara, organlara, bedenlere sürüp giden ilâhî sistemdir.

 

Eğer kişi varoluşu anlamak istiyorsa, ilk adım olan zikrullahla tanışmalıdır.

Yani kâinatın var oluşumunun ilk boyutu olan titreşim boyutuna, yani zikrullah boyutuna gelmelidir.

 

Zikrullahın mânâsına ulaşan kişi varlığından geçer yani ölür.

Ölmeden önce ölüm sırrı budur.

 

İşte tüm bu kâinat zikrin hâkimiyeti içindedir, zikir ile korunmaktadır.

Hicr Sûresi 9: “İnnâ nahnu nezzelnez zikre ve innâ lehu le hâfizûn”

Meâli: Sunduğumuz zikir muhakkak ki Bizimdir ve onu koruyan Biziz.

 

İşte zikrullah; her varlıktan ilâhi sesleniştir.

 

Yunus Emre:

Süleyman kuş dilin bilir dediler

Süleyman var Süleyman’dan içeri.

 

Hazreti Süleyman’ın kuş dili bilmesindeki sır, tüm kuşlardan ve her varlıktan seslenenin Allah olduğu şuuruna ulaşmasıdır.

 

Zikrullah; ilâhî sistemi anlamada ilk adımdır.

 

Zikrullah; Allah’ın her varlıktan seslenişidir.

Zikrullah; kendindeki Allah’ın sesini duymandır.

 

Hadid Sûresi 3: “Huvel evvelu vel âhiru vez zâhiru vel bâtın”

 

Zikrullah; her varlıktan Allah’ın kendini zâhir etmesi, kendini anması, anlatması, hatırlatmasıdır.

 

Zikrullah; evveli, âhiri, zâhiri, bâtını saran ilâhî sistemin tınısı, titreşimi, sesi, melodisidir.