124 BİN PEYGAMBER GELMİŞ HEPSİ DE ERKEKMİŞ, BU DOĞRU OLABİLİR Mİ?

“Ricâl” ” رِجَالاً” kelimesini “Erkek” diye çevirmek doğru mudur?

Neden tüm inançlarda “Erkekerkil” bir zihniyet görülür.

Neden hep, Resül, Nebiler erkeklerden olmuş denir?

Neden hep kadından peygamber olmaz, kadından imam olmaz,
kadından mürşit olmaz denir?

Hazreti Havva, Hazreti Âsiye, Hazreti Meryem, Hazreti Sâre, Hazreti Hâcer gibi kâmil kimseleri görmezlikten mi gelelim.

Kadın nedir, Erkek nedir, İnsan nedir?

Her kişinin içinde; hem kadınlık hem erkeklik, hem de insanlık yapısı var mıdır?

Kadının beyni yok mudur, düşüncesi yok mudur, Kâinatı okuma yeteneği yok mudur, kadın Allah’ı idrak edemez mi?

Allah’ın vahiyleri cinsiyete göre mi gelir?
Allah’ın vahiyleri ünsiyete göre mi gelir?

İnsandan maksat erkek midir?
Yoksa insan denilen; kendi özünü, aslını, insanlık makamına gelmiş olan mıdır?

Erkek de içinde kadınlık taşır, kadın da içinde erkeklik taşır.
Her iki cinste kendi içlerinde erkeklik ve kadınlık hormonları taşır.

Her kim; ister kadın olsun ister erkek olsun, kendi özünü, asliyetini anlarsa işte o insanlık makamına gelmiş olur.
İşte o kişi “Ricâl” yani Kâmil kişidir.

Neden kadın erkek ayrımcılığı yapılır?

Neden erkeğe göre bir inanç oluşturulur?

124 bin peygamber gelmişse bunun 1 tekinin bile kadın olmaması mümkün müdür?

Bizlere aktarılan her şeyi olduğu gibi mi kabul etmeliyiz?

Önce “Ricâl” ” رِجَالاً” kelimesini inceleyelim.

Ricâl, Rûcu, Raci, Rüchân aynı kökten gelen kelimelerdir.

Ricâl: Aslını anlayan, kâmil kişi, aslına dönen, geldiği öz olan Allah sistemine vâkıf olan gibi anlamlara gelir.

Kelimeyi dikkatlice incelediğimizde, bunu yalnızca erkek diye çevirmek, kelimenin aslına uygun düşmüyor.

Kur’ân meâllerinde “Ricâl” ” رِجَالاً” kelimesini “erkek” diye çevirmek, kelimeyi asliyetinden kaydırıyor.

Aslında “Ricâl” kelimesi; aslını bilen, kendini bilen, geldiği özü anlayan, Kâmil kişiyi işaret ediyor.
Ricâl kelimesi; aslına rücu eden, kendi asliyetini anlayan anlamına geliyor.

Kâmil kişiden maksatta; erkek değil, aslını bilen, insan makamına gelen kişidir.
Bu kişi kadından da erkekten de olabilir.

Her kim ki, kendi aslını bilir, kendi vücudunu tutan insi, özü, ilâhi kudreti anlar, işte o kişi, Ricâl’dir, işte o kişi insandır.
Bu kişi kadın olabilir, erkekte.

Ricâl-i Devlet: Devlet ricali, Devletin ileri gelenleri, Devleti yönetmeye hâiz olanlar.

Ricâl-i gayb: Gayb âleminin asliyetine vâkıf olanlar, görünen âlemin geldiği asliyeti bilenler. aslını bilenler.

Ricâl-i ilâhiyye: Her varlığın asliyeti olan ilâhi âleme vakıf olanlar.

Yûsuf Sûresi 109: “illâ ricâlen ”

Diyanet Meâli: Biz senden önce de, memleketler halkından ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik….

Tevhîd-i Kur’ân Meâli 109- Senden önce de o beldelerin halkına kâmil kişiler, Bizim hakikatlerimizi bildirmekten başka bir şey için açığa çıkmadı

Nahl Sûresi 43: “illâ ricâlen”

Diyanet Meâli: Senden önce de ancak, kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik….

Tevhîd-i Kur’ân Meâli 43- Senden öncede vahyimizi anlayan kâmil insanlar, Bizi bildirmekten başka bir şey için açığa çıkmadı.

Enbiyâ Sûresi 7: “illâ ricâlen”

Diyanet Meâli: Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber gönderdik

Tevhîd-i Kur’ân Meâli: 7- Senden önce de onlara sunduğumuz hakikatleri bildirmek için açığa çıkan kâmil kişiler, Bizi anlatmaktan başka bir şey için açığa çıkmadı.

Evet, “Ricâl”; aslını bilen, kendini bilen, geldiği özü anlayan, Kâmil kişiyi işaret ediyor.

Allah’ı idrak etmek için cinsiyet kimliğini terk etmek gerekir.

Kur’ân’ı okumak için, erkek yada kadın kimliğini terk etmekle gerçekleşir.
Kur’ân kendini cinsiyet kimliğiyle okuyana açmaz.

Hakikate ulaşmak için erkek ya da kadın kimliğini terk etmek gerekir.

Hakikat ancak ve ancak Hakk kimliğiyle anlaşılır.

Varlık kitabı, beden kitabı; içindeki sırlarını, ancak ve ancak, cinsiyet kimliğiyle değil, ünsiyet kimliğiyle okuyana açar.

Kur’ân, kadına, erkeğe seslenmez.
Kur’ân, insana seslenir.
Kur’ân her kişinin gönlüne seslenir.

Her kişi, kendi vücudunu okuyabilmesi için, ona cinsiyet kimliğiyle yaklaşmamalı, ünsiyet kimliğiyle yaklaşmalıdır.

Hakikatte kadın erkek ayrımı yoktur.

Allah cinsiyete değil, gönüllere bakar.

Her kim, ister kadın olsun, ister erkek olsun; kendini, aslını bilmişse, işte o kişi, er kişidir, ricâl kişidir. kâmil kişidir, işte o insandır.

Ten şehriyle görünene “beşer” denir.
Tenin ardında ki cana erene “insan” denir.