İFTÂR’IN AÇTIĞI KAPI
İftâr’ın taşıdığı derin mânâ nedir?
Gönül iftâr’ı açılan er kişiler ferâset sahibidirler.
İşte onlar; var oluşu, yaşamın sürecini, gidişini, sonucunu okuyabilirler, sezebilirler.
İşte onlar; kişinin, kişilerin, toplumun, ülkenin, evrenin nereye doğru aktığını, ne olacağını, ahirini okuyabilirler, sezebilirler.
İşte onlar; kişilerin ne yaşayacaklarını, neler yapacaklarını, hangi alanda nasıl davranacaklarını, okuyabilirler, sezebilirler.
Çünkü onların gönüllerinde”İftâr kapısı” açılmıştır.
Açılan o iftâr kapısından yaratılışın sırlarına şahit oluş başlamıştır.
Ezanda, günde 20 defa okunan”Eşhedü” “Şahit olanlar” işte onlardır.
Önce iftâr kelimesinin toplumdaki ve Kur’ân’daki karşılığını inceleyelim.
İftâr kelimesi toplumsal anlamda; oruçlunun oruç açması diye bilinir.
İftâr kelimesi; Ramazan ayında, oruç tutulan günün sonunda, akşam ezanı ile birlikte yemek yenilerek oruç açma diye bilinir.
İftâr; oruçlunun oruç açması, oruç açma vakti diye bilinir.
İftâr, Ramazan ayından her gün tutulan oruç sonrası yemeğe başlamak mıdır? Yani oruç açmak mıdır?
İftâr kelimesinin taşıdığı derin mânâ nedir?
İftâr’ın açtığı, Ulvî kapılar nedir?
Kur’ân’da ki mânâ olarak incelersek:
İfṭâr إفطار “kelime kökeni itibariyle “Fatır” kelimesinden gelir.
Kur’ân’daki, “Fâtır Sûresi” oruç açma sûresi midir?
Fâtır’ın taşıdığı mânâ nedir?
Enfüstan afaka açılan kapı ile başlayan yaratılış sırrı nedir?
Arapça f-ṭ-r kökünden gelen, fâtr, futûr, fiṭrât, iftâr; yarma, yaratma, yaratan, vücuda getiren, yarıp çıkmak, açmak, açılmak, yaratılış, doğa, doğurma” gibi anlamlara gelir.
Bu sözcük Arapçaya, İbranice den geçtiği sanılır.
İbranice de bu kelime; Açma, çözme, serbest kılma, açığa çıkma, yaratılış, anlamlarındadır.
Tohumun kabuğunun yarılıp, tohumdan, tohumun özündeki ağacın açığa çıkışı, özün açılışı “Fâtr-İftâr” kelimesinin karşılığıdır.
Orucun açılması da bu kelimede kullanılmıştır.
Fâtır kelimesi, varoluşun açılışı, yaratılışın başlangıcı demektir.
Fâtır kelimesi, anlam itibariyle”yarmak-yarılmak-açılmak” anlamındadır.
Fâtr-İftâr kelimesi;
Enfüsten âfâka çıkışın hakikatidir.
Yaratılışın hakikatidir.
Semâ-î âlemin açılıp, varoluşun başlamasıdır.
Yaratan, vücuda getiren, var eden, demektir.
Özün açığa çıkışıdır.
Râhimiyetten gelen doğuşun hakikatidir.
Görünen kâinatın, bir özden açılıp açığa çıkmasıdır.
Sükûndaki Nûrun, harekeye dönüşmesidir.
Fıtratı buymuş denilen hakikat ise; içinde ne varsa o açığa çıkar anlamındadır.
Yani kayısı tohumundan kayısı ağacı, elma tohumundan elma ağacı, erik tohumundan erik ağacı vs açığa çıkar.
Yani tohumun özünde ne varsa, oradan o açığa çıkar.
Varlığın var oluşunda, tohumda ne varsa o açığa çıkacaktır.
İşte açığa çıkacak olan o sisteme “Fıtrat” denir.
Açığa çıkışa da, “Fâtır-İftâr” denir.
İşte bu kâinat bir özden gelir, o özde ne varsa zamanla o açığa çıkar.
Kur’ân’da aynı kelime kökeninden, “Fâtır Sûresi” “İnfitâr Sûresi” vardır.
Fâtır Sûresi 1.ayet: Elhamdu lillâhi fâtır el semâvâti vel ardı…….
Meâli: Allah; varlıktaki tüm niteliklerin sahibidir, göklerdeki ve yerdeki her varlığı vücuda getirendir……
İnfitâr Sûresi 1.ayet: İzes semâu infetaret.
Meâli: Ulvi Âlem açıldığında, Halk zahir olduğunda.
Rûm Sûresi 30.ayette “Fıtrat Allâh” ayeti vardır.
Yani “Allah’ın varlığı yaratması” demektir.
Bir kimse bir şeyi yardığında “Fatara hu” denir.
Yarıldı mânâsına da “İnfetara” denir.
Müzzemmil Sûresi 18: Es semâu mun-fatır-un bih kâne vaduhu mef’ûlâ.
Meâli: Ulvi Âlem’in hakikati açığa çıktığında, fâil olanın tüm varlığı açığa çıkaran olduğu anlaşılır.
Bu ayette “fatır” kâinatı var edenin ve varlıkta her an işleyenin kim olduğu anlatılır.
Fetara’llahu’l-halka, “Allah’tan açığa çıkış var oluştur” anlamındadır.
Varlığın oluşumu, bir özün yarılıp açığa çıkması iledir.
Varoluşun ilk başlangıcı,”fatr” kelimesi ile anılır.
Varlık; bir özün açılıp, açığa çıkması ile yaratılmıştır.
İnsan, bu hakikate ancak ve ancak”Savm” ederek ulaşabilir.
Yani sakınarak ulaşabilir.
Kişi; her türlü kötü halden sakınarak ve bilhassa Allah’a ait nitelikleri kendine nisbet etmekten sakınarak “Fâtır-İftâr” hakikatine ulaşabilir.
Gönül temizlenmeden, gönüle Hakk’ın sofrası açılmaz.
Allah’ın mâide sofrası, ancak ve ancak gönlünü temizleyenlere açılır.
Oruçlu bir kimsenin akşam ezanı ile iftara başlaması da buna remzdir.
Kulun kurduğu sofradan kulun midesi doyar
Ama Allah’ın mâide sofrasından, kulun gönlü doyar.
Kişi, Allah’ı anlamadığı müddetçe, gönlü açtır açtır açtır.
Kişi, Allah’ı anlamadığı müddetçe, onun iftârı başlamamıştır
Savm: Akşama kadar yemekten içmekten sakınmanın yanında; gurur, kibir, tüm kötü hallerden ve Allah’a ait olan nisbetleri kendimize nisbet etmekten sakınmadığımız müddetçe Oruc’umuz tamam olmaz.
Sahûr: Cehalet karanlığından uyanmadığımız müddetçe, gönlümüz sehere kavuşmadığı müddetçe, Sahûr’umuz tamam olmaz.
İmsâk: Kendini tutmak, el çekmek, hapsetmek, kendini tüm kötülüklerden uzak tutmak, kendine benlik isnat etmekten el çekmek, demektir. Bunları hayatımıza geçirmediğimiz müddetçe İmsâk’ımız tamam olmaz.
İftâr: Gönlümüzü Hakk’ın sofrası olan Mâide sofrasına açmadığımız müddetçe iftârımız tamam olmaz.
Gönül iftârı açılan kişi, kemâlat yolunda yol alır.
Edep ile, ilim ile, tefekkür ile, aşk ile, tevekkül ile, tezekkür ile, secde ile nûrlanır.
Gönül iftârı açılan kâmil kişi;
Kendi enfüsüne açılan kapıdan Hakk sırlarına gönül adımı atar.
Tohumdan tohuma akan bu evreni okur.
Râhimden Râhmana- Râhmandan Râhime olan dalgalanmaya şahit olur.
Bir çiftçinin tohumdan çıkan mahsülünün sürecini bildiği gibi, evrenin akışını bilir.
Her varlığın, her kişinin yaşam akışını sezer.
İnşAllah “İftâr-Fâtır” mânâsı gönüllerde açılır.