SEYR-İ SÜLÛK

 

Seyr-i Sülûk, bir tarikata, bir cemaate gidip tâbi olmak mıdır?

Yoksa kişinin kendi vücuduna dönmesi, kendi vücud boyutunda hakikatlere şahit olması ve o şahit olduğu hakikatleri kendinde ve cümle varlıkta seyretmesi midir?

Sülûk makamı nedir?

Seyr makamı nedir?

Seyr-i Sülûk makamı nedir?

Seyr, Sair, Seyyar, Seyreden, aynı kökten gelen kelimelerdir.

Sülûk, Sâlik, Meslek, Silk, aynı kökten gelen kelimelerdir.

Seyr-i Sülûk: Kişinin kendi vücuduna dönmesi, orada yolculuk etmesi, kendi vücudunu var edenin işaretlerini görmesi, anlaması ve seyretmesi demektir.

Yani kişinin kendi enfüsî âlemine adım atması ve var oluşun ve var edenin hakikatlerine ulaşması ve o ulaştığı hakikatleri kendinden ve cümle varlıkta seyretmesi demektir.

Sülûk; gidilen yol demektir.
Sâlik de; yola giren, yolda giden, yolcu demektir.

Burada yol denilen kişinin kendi vücududur.
Sâlik de, kişinin kendi vücudunda yolculuk etmesi demektir.

Yani, yol da yolcu da kişinin kendisidir.

Yoksa seyr-i sülûk; tarikatlaşmış, cemaatleşmiş ve böylece kendilerine ait bir yol oluşturmuş ve diğerlerini hor gören bir yola girmek demek değildir.

Seyr-i sülûk; kişinin kendi vücudunun enfüsûnda yolculuk etmesi ve kendi vücudunda şahit olduğu hakikatleri seyretmesi demektir.

Kişi kendinde gördüğü hakikatleri cümle varlıkta da görür.

Kişi kendi enfüsûna döndüğünde, kendindeki var oluşun hikmetlerini anlamaya başlar.

Kişi, görür ki kendi vücudunda, bir işleyiş olmakta, o işleyişle tüm atomlar çalışmakta, atomların birleşimiyle oluşan hücreler çalışmakta, hücrelerin birleşimiyle olan dokular çalışmakta, dokuların birleşimiyle olan organlar çalışmakta ve tüm organların birleşimiyle oluşan vücud çalışmakta.
Ve anlar ki, bu çalışmaların hepsi sıfatlarla olmakta.

Ve anlar ki, kendi vücudunda olmakta olan işleyiş aynısıyla cümle varlıkta olmaktadır.

Ve anlar ki, tüm varlıkta, tüm kâinatta olan bir işleyişi bir güç yapmakta ve o güç cümle kâinatı tutmaktadır.

Ve kişi, bu seyr-i sülûk yolunda kendini var edeni anlar ve damla misali deryasına karışır.

İşte seyr-i sülûk; sûretten sirete olan yolculuktur.
Ve siretten sûrete dalgalanan âlemi seyretmektir.

İşte Hazreti Yûnus menkibesinde anlatılan, Yûnus’un balık tarafından yutulması; kişinin kendi enfüsûna dönmesidir ve kişinin kendi enfüsûnda yolculuk etmesidir.

Yûnus Sûresi 10- Onlar orada; Allah’ım sen noksan sıfatlardan münezzehsin şuuru ile hareket ederler ve onlar Hakk zevkiyle Halkı seyrederler, orada selamete kavuşmuşlardır ve sonra da tüm sıfatların sahibi olan, tüm varlığı vücudlandıran Allah’tır şuuru ile hareket ederler.

İbrâhim Sûresi 23:……Onlar Hakk zevki ile Halkı seyrederler…..

Hicr Sûresi 16- Andolsun Ulvî Âlem’de yüksek makamlar oluş-turduk ve seyredenler için onu sıfatlarla donattık.

İsrâ Sûresi 79- Sen varlığından geçerek Halk’da Hakk’ı seyret. Umulur ki sen, Rabbinden açığa çıkan tüm varlığın niteliklerinin kaynağına erersin.

İşte;
Seyr makamı; Halk ta Hakk’ı seyretmektir. 
Seyr makamı; Hakk’ın kendinde kendini seyretme makamıdır. 
Seyr makamı; Nurun,nuru seyretmesidir.
Seyr makamı; Hakk ve Halk makamlarının birliğidir.
Seyr makamı; Hakk’tan doğan Halk oluşun, yani Muhammed nurunun seyr-i zevk-i keyfiyetidir. 
Seyr makamı; Hakk ve Halk’ın cem olup, Allah zevki keyfiyetinin zevkidir.