MÜŞRİKLİK NEDİR?

Mekkeli müşriklerde Allah’a inanırlar ve ibadetlerini yaparlardı.

Şirk ne demektir?

Müşrik ne demektir?

Yoksa bizler de müşrik miyiz?

Kur’ân’ı incelediğimizde anlıyoruz ki onlarda Allah’a inanıyorlar ve inançlarına sıkı sıkı bağlılar.
Asla Allah’ı inkar etmiyorlar

Zuhruf Sûresi 9: Ve le in seeltehum men halakas semâvâti vel arda le yekûlunne halakahunnel azîzul alîm
Meâli: Doğrusu onlara, gökleri ve yerleri kim yarattı diye sorduğunda, elbette varlığın yüce sahibi, ilmin sahibi olan onları yarattı, derler.

Zümer Sûresi 3: ………vellezînettehazû min dûnihî evliyâ mâ nabuduhum illâ li yukarribûnâ ilallâhi zulfâ……………….
Meâli: ……Ondan başka evliya edinenler, biz onlara kulluk etmiyoruz, ancak Allah’a yaklaştırsınlar diye onlara yakın oluyoruz, derler.

Yûnus Sûresi 18: ….ve yekûlûne hâulâi şufeâunâ indallâh….
Meâli: … Derler ki: Bunlar Allah’ın katında bize şefaatçi olacaklar.

Ankebût Sûresi 63- Eğer onlara; gökten yağmuru indiren, böylece topraktan hayat veren, sonra da oradan nutfeler çıkaran kimdir, diye sorsan, elbette Allah derler.

Nisâ Sûresi 153…senden Ulvî Âlem’den bir kitap getirmeni isterler.
En’âm Sûresi 148- Ortak koşan kimseler derler ki: Eğer Allah isteseydi, biz ve atalarımız ortak koşanlardan olmazdık …..

Furkân Sûresi 7- Dediler ki: Bu nasıl bir Resul? Yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor. Ona bir melek indirilseydi ya…….
Furkân Sûresi 8……ya da devamlı oradan besleneceği cenneti…..

Kur’ân’ı dikkatlice incelediğimizde anlıyoruz ki, Hazreti Muhammed öncesi Arap toplumunda, Allah inancı ve ibadetler kavramı bugün ki İslam toplumunda ki ile hemen hemen aynı.

Kur’ân’ı incelediğimizde Mekkeli müşriklerin;
Allah’a Zuhruf Sûresi 9, Ankebût Sûresi 63
Kitaba, Nisâ Sûresi 153
Meleklere, Furkân Sûresi 7
Resûl’lere, Furkân Sûresi 7
Ahirete, Furkân Sûresi 8
Kadere, En’âm Sûresi 148
inandıklarını görüyoruz

Mekkeli müşriklerin şiirlerinde Allah inancına rastlıyoruz.
İmanının şartları dediğimiz şartlara rastlıyoruz.

Hazreti Muhammed’in Allah’tan ve niteliklerinden bahsetmesini hiçbiri yadırgamadı.
Çünkü kendilerinin bildiği şeyleri söylüyordu Hazreti Muhammed.

Bu bilgilere “İbn-i Habib” in “Muhabber” kitabında ve H. Mehmet Soysaldı’nın kitabında rastlıyoruz.
“Kur’an ve Sünnet Işığında İbadet Tarihi”
Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1997

“ Çünkü namaz Mekkelilerin bildiği bir şeydi “ (Ebu Muslim).

Ebu Cehil de, Ebuzer Gifari de cahiliye döneminde namaz kılmaktaydılar.
Hazreti Muhammed’in çağrısı neydi ki birini can düşmanı diğerini can dostu yaptı?

Sadece namaz değil hac, oruç, abdest, gusl, cenaze namazı, cuma toplantısı (yevmul arube, arabların günü) kırkta bir zekat, kısas, el kesme, sopa vurma, bir Allah’a inanma, Adem’i, Nuh’u, Hud’u, İbrahim’i, İsmail’i, Hacer’i saygıyla anma, örtünme, sakal, cübbe, sarık vs. bugün İslam’da ne kadar ritüel (nusuk), ahkam, şekil, şemal ve itikat varsa hepsine sahipti cahiliye Arapları.

“İbn-i Habib” in “Muhabber” kitabından
Putperestlerde günde 5 vakit namaz kılarlardı

Şaharit namazı: Sabah Namazı
Musaf Namazı: Öğle Namazı
Minha Namazı: İkindi Namazı
Neilat Şerarim Namazı: Akşam üstü namazı
Maarib Namazı: Akşam Namazı

Anlıyoruz ki bugün ki iman ve ibadet mevzuları hemen hemen aynısıyla Mekke’li müşriklerde vardır.

Peki Mekke’li müşrikler neden Hazreti Muhammed’e karşı çıktılar.

Söylemler aynıydı, ama anlayışlar aynı değildi.

Onlara sorsan: Gökleri ve yerleri kim yarattı diye, derler ki aziz olan alim olan Allah yarattı….Zuhruf Sûresi 9

Evet ne kadar ilginç değil mi!
Yalnızca Allah yarattı demiyorlar.
Allah’ı anarken Allah’a ait olan sıfatlarla onu yüceltiyorlar.
Semavat yani gökler kelimesi geçtiğinde oraya layık olan” Âziz” kelimesini kullanıyorlar.
Ard yani yeryüzü kelimesi geçtiğinde oraya layık olan “Âlim”kelimesini kullanıyorlar. Çünkü yeryüzü tüm ilmin sergilendiği yerdir.

Evet Mekke’li müşrikler belli ki bizlerden çok daha iyi Allah inancına sahiptiler.
Ve Allah’ı anarken Allah’a ait olan sıfatlarla anıyorlar.
Bugün hangimiz bunu yapabilir ki?

Evet Kur’ân’a göre müşriklik nedir?

Müşrik: “Şe-ri-ke, Şirk” kökünden gelmektedir.
Şerike ortak olmak demektir. Senin de var benim de var anlamındadır.
“Şirket” de bu kökten gelir. Yani ortaklık.

Yani Müşrik: Ortak koşan anlamında kullanılır. yani Al¬lah’a ait olan vasıfların Allah’ın yarattığı kula de isnad edilmesidir.
Allah’ın yarattığı kula ulûhiyet isnad edilmesidir.
Ama kendine ama başka birine Allah’a ait olan yüceliği isnat etmektir.

Kişi hem Allah’a inanır hem de Allah ile arasına yücelik isnat ettiği birilerini ya da kendini koyar.
Allah ile arasına koyduğu yücelik verdiklerine”Evliya-Veli” der.
Ve evliyasını şefaat aracı olarak koyar.
Zümer Sûresi 3: Ondan başka evliya edinenler, biz onlara kulluk etmiyoruz, ancak Allah’a yaklaştırsınlar diye onlara yakın oluyoruz, derler.

Oysa Kur’ân; Allah’tan başka veli- evliya edinmeyin, der.
En’âm Sûresi 51:…. min dûnihî veliyyun ve lâ şefîun…
Meâli:…O’ndan başka dost ve şefaat eden yoktur.

Câsiye Sûresi 10:…..Allah’tan başkasına evliya diye sarıldıklarından da onlara bir fayda yoktur….

Allah’a ait olan sıfatları kendine nisbet etmek müşrikliktir.

Hazreti Muhammed; kölelik yoktur, hepimiz Allah’ın kuluyuz, eşitiz dediğinde, Mekke’li müşriklerin ileri gelenleri ona itiraz ettiler.
Ve dediler ki: Biz Bilal ile bir miyiz, Allah onu köle olarak yaratmış ama bizleri kendine ait olan “Melik” isminin mazharı olarak yaratmış. Bak bizler Mekke’nin yöneticileriyiz, ama Bilal köle.

Kendini ya da birini “Alim” görmekte müşrikliktir.
Çünkü “Alim” Allah’ın sıfatlarından biridir. İlmin sahibi demektir.
Cümle varlıkta satır satır yazılı olan ilmin sahibi Allah’tır ve oraya o ilmi yazan Allah’tır.
Varlık Allah’ın, ilmiyle varolmuştur.
Bir tohumun içinde olan satır satır yazılı olan, filiz, dal, çiçek, yaprak, meyve yazılımını yapan Allah’tır.
İşte kişinin Allah’a ait olan ilmi kendine ya da birine nisbet etmesi müşrikliktir.
Kişilere: Kâmil, Arif, Rical, Talebe denir.

Allah’a ait olan nitelikleri birine nisbet etmek müşrikliktir.
Yani Allah’ın sen alimsin, işte bu kulun da alim demek Allah’a ortak koşmaktır. Allah’a ortak çıkarmaktır. İşte bu müşrikliktir.

Örnekler verirsek:
Allah’a ait niteliklerden bazıları.
Bâkî: Yok olmayan, sonsuz olan
Hâdî: Yol gösteren, hidayet veren
Hakîm: Tüm varlığa, her şeye hâkîm olan
Kādir: Kudretli, güçlü,
Mâlik-ül Mülk: Mülkün sahibi olan Allah’tır, kişi emanetçidir.
Bu mülkün sahibi kim dememeliyiz, bu mülkün emanetçisi demeliyiz.
Reşîd: İrşad eden, Allah’tan gayrısı irşad edemez, kul vesile olur.
Samed: Hiç bir şeye muhtaç olmayan, eğer bir kişiyi zengin der hiç bir şeye muhtaç değildir dersek bu müşrikliktir.
Çünkü her kişi, havaya, suya, yemeğe vs muhtaçtır. Ama Allah hiç bir şeye muhtaç değildir.

Bu örnekleri çoğaltabiliriz.

Evet, Hazreti Muhammed: Allah’ın indinde herkes eşittir, kadın erkek eşittir, kadın da sizin gibi bir insandır, köle dediklerinizde bir insandır, birinizin diğerine bir üstünlüğü yoktur, dediğinde ve bunla benzer muhteşem tesbitleri ortaya koyduğunda, Mekke’nin müşrikleri bunu kabul etmediler.

Çünkü onlar kendilerinin yüce yaratıldığına, seçilmiş olduklarına, hidayet bulduklarına, şefaat ehli olduklarına, inanıyorlardı.
Hiç bir efendi ile köle bir olabilir mi, diyorlardı.

Ve bunu için Hazreti Muhammed’le bu konularda ve bilhassa kader konusunda ayrılıyorlardı.

İşte anlıyoruz ki Allah’a ait olan sıfatları, yücelikleri ama kendimize ama birine isnat etmenin adı müşrikliktir.

Allah ile aramıza birini ya da bir şeyi ulûhiyet vererek koymamız müşrikliktir.

Acaba bizler müşrik miyiz?