ZİNÂ NEDİR
Zinâ nedir, fâhişelik nedir?
Zâni kimdir, fâhişe kimdir?
Kur’ân’a göre zinâ nedir?
Zinâ, fâhişe, zân aynı anlamlara mı geliyor?
Zinâ, zân kelime ilişkisi nedir?
Zinâ toplumda; evli olmayan kişiler arasındaki cinsel ilişkiye girmek diye bilinir.
Fâhişe, zinâ yapan mı demektir?
Fâhişe kelimesini kadınlara yapıştırmak doğru mudur?
Zinâ daha geniş bir anlam içeriyor olabilir mi?
Fâhişe, daha farklı bir anlam içeriyor olabilir mi?
Nisâ Sûresi 15 de, ” ْفَاحِشَ” “fâhişe” kelimesini de zinâ diye çevirmek doğru mudur?
Nisâ Sûresi 15: “Vellâtî yetînel fâhişete min nisâikum”…..
Nisâ Sûresi 15: “Kadınlarınızdan zina edenlere karşı, içinizden dört şahit getirin”.. (Diğer meâller)
Nisâ Sûresi 25: ….”Fe in eteyne bi fahişetin”….müellifler, bu ayette de fâhişe kelimesini, zinâ eden diye çeviriyorlar
Müellifler genelde, “fâhişe” kelimesini de “zinâ” kelimesini de zinâ yapmak diye çeviriyorlar.
İsrâ Sûresi 32 de ise; hem “zinâ” kelimesi, hem “fâhişe” kelimesi aynı cümle içinde geçer.
Burada ise müellifler fâhişe kelimesini “zinâ” diye çevirmezler.
Fâhişe kelimesi, “fâhiş” “fâhş” kelimesinden gelir.
Fâhiş: Aşırı, taşkın, haddinden fazla, büyük, iri, mübalâğalı, gibi anlamlara gelir.
Bunun fiatı ne fâhiş dediğimizde; haddinden fazla, haddini aşmış, ölçüsüz, asli değeri saptırılmış anlamlarına gelir.
İşte fuhuş; haddini aşmak, taşkınlık yapmak,kendini büyük görmek demektir.
Kişinin vücudu Allah’a aittir.
O vücuda benim demek; haddini aşmaktır, benliktir, kibre düşmektir.
İşte bu “fâhşa” haline düşmektir, fâhişe olmaktır.
Yoksa bir kadına verilen kötü mahlas asla değildir.
İsrâ Sûresi 32: Ve lâ takrebûz zinâ innehu kâne fâhışeh ve sâe sebîlâ
Meâli: Zinâya yaklaşmayın. Doğrusu o hâl; haddi aşmaktır, kendi çıkarına göre hareket etmektir ve kötü bir yoldur. (Tevhîd-i Kur’ân Meâli)
İsrâ Sûresi 32. ayeti incelediğimizde; zinâ kelimesinin anlamını bizlere çok güzel sunuyor.
Zinâ; kendi çıkarına göre hareket etmenin açılımıdır.
Fâhişe ise; haddini aşmaktır.
Yani sosyal alanda, her türlü çıkarımıza göre hareket etmenin adı zinâdır.
Birine onun dostluğu için değil, sevgi için değil de, kendi çıkarımız için gitmenin adı zinâdır.
Yani birine bir çay içmeye gitsek bile, bu gidiş dostluk için değil de çay içmek içinse, bu bile zinâdır.
Nûr Sûresi 2: ” الزَّانِيَةُ وَالزَّانِي ” “El zâniyetu vez zânî”…. “Kendi çıkarına göre hareket edenler ve kendi çıkarına göre hareket etmeye meyledenler”….
“Ez zâniyetu vez zânî fe eclidû”
fe eclidu: cild, deri, ten, sûret, dış yüz,
Nûr Sûresi 2: “Kendi çıkarına göre hareket edenler ve kendi çıkarına göre hareket etmeye meyledenler, onlardan her biri sûretlere meylederler, sûretlerde kalırlar.” ….
Zân” ال ظَّنِّ ” kelimesi ile Zâni “الزِّنَى ” kelimesinin arasındaki bağlantıyı iyi araştırmalıyız..
Zân kelimesi, zannına göre, keyfine göre, çıkarına göre hareket etmek demektir
Zâni kelimesi de, hemen hemen aynı anlamları taşıyor.
Bir kişinin bir kişiye çıkar için, keyfine göre, onu kullanmak için, kendi emellerine alet etmek için olan yaklaşımın adı zinâdır.
Sosyal alanda, bir kişinin bir kişiye yaklaşmasında sevgi, dostluk, samimiyet, hizmet yoksa, tek amacı kendi çıkarı için olup, karşı tarafı kendi çıkarına alet etmekse, bunun adı zinâdır.
Yani zinâ: Kendi çıkarı için başkasını kullanmak için yapılan eylemin adıdır.
Bir siyasetçi halkın oyunu; devletine, milletine, hizmet için değil de, kendi şahsi çıkarı için istiyorsa onun yaptığı da zinâdır.
Bir kişi bir kişiye, cinsellikte kendi ten çıkarı için yaklaşıyorsa, karşısında kişiyi bir et parçası görüyorsa bu da zinâdır.
Sevgisiz, aşksız, samimiyetsiz yaklaşımın adı zinâdır.
Bir kişiye onun dostluğu için değil de, ilk amacımız çayını içmek, yemeğini yemek için gidiyorsak, yani kendi çıkarımız için gidiyorsak bu bile zinâdır.
İşte anlıyoruz ki:
Zinâ: Keyfimize, çıkarımıza göre başkasını kullanmak için olan her türlü yaklaşmanın adıdır.
Fâhişe: Haddini aşmanın, taşkınlık yapmanın, kendini büyük görmenin adıdır.
İnsanın vücudu kendine ait değildir, Allah’a aittir.
Allah’a ait olan vücuda benim demek, haddini aşmaktır, taşkınlık yapmaktır, egodur. İşte bu fâhşadır.
Her vücudun sahibi Allah’tır.
Yaklaşımlarımız hak, adalet ve hizmet üzere ise bu Allah’ın rızası üzere hareket etmektir.
Eğer kendi çıkarımız için birilerini kullanmak üzere hareket ediyorsak, bu yaklaşım ise zinâdır.
Sûrete takılıp sîreti görememek, bizi zinâya düşürür.
İşte; aşksız, samimiyetsiz, adaletsiz, hukuksuz her türlü ilişki, kendi çıkarına göre olan her türlü yaklaşım zinâdır, haramdır…